ODATV-ÖZEL
Kumpaslara sahip çıkarak ulusalcılara yönelik suçlama yapanlar FETÖ’nün sahte delilleriyle yapılan yargılamaları savunmuştu.
FETÖ’nün işlediği cinayet o dönem Hrant Dink’in arkadaşı olarak sık sık gündeme gelen avukat Fethiye Çetin, Ufuk Uras, Ali Bayramoğlu ile Fethullahçıların kontrolündeki gazete ve TV’ler tarafından göz ardı edildi.
Somut delillere bakmadan sahte şemalar ve algı yöntemiyle dosya karartıldı ve asıl suçlu olan FETÖ gizlenmeye çalışıldı.
Avukat Fethiye Çetin, 2011 yılında verdiği röportajda FETÖ kumpasını aynen şu ifadelerle savundu:
“Ergenekon’un örgütlenme ve çalışma biçimine baktığımızda Hrant Dink cinayetiyle benzer noktalarını tespit edebiliyoruz. Ergenekon sanıklarından bir kısmı cinayete hazırlık döneminde, Hrant’ı hedef olarak gösterip psikolojik bir baskı ortamı oluşturmaya çalıştılar. Ergenekon’da açılan davayı izliyoruz. Soruşturma devam ediyor. Bağlantı olabilecek birtakım belgeler, bulgular var. Bunu da değerlendiriyoruz…”
Fethiye Çetin, sahte belgelere “gerçek” diyerek FETÖ’nün istediği algıyı yaratmıştı.
FETÖ tarafından hazırlanan ve Dink cinayeti ile Ergenekon kumpasında yargılananlar arasında ilişki kuran sahte şemayı da Ali Bayramoğlu gündeme getirmişti.
SAHTE ŞEMAYA GERÇEK DİYEREK ALGI YARATTI
Ali Bayramoğlu, yaptığı açıklamada “Bu şemalar Hrant öldükten bir süre sonra bu gazetedeki bir gazeteci arkadaşım vasıtası ile ulaştı. Bu şemalar Başbakan’ın önüne İstihbarat Dairesi tarafından konan şemalar olduğu kaydıyla” dedi.
Ali Bayramoğlu’na sahte şemayı gösteren kişi ise dönemin polis şefi FETÖ’cü Ali Fuat Yılmazer’di.
İçişleri Bakanlığı böyle bir şemanın Emniyet’te olmadığını açıklamıştı ama Ali Bayramoğlu, ısrarla şemanın gerçek olduğunu iddia ederek şunu söyledi:
“Emniyetin yok demesinin ana nedeni şudur. Bunların resmi evrak tarafı yok. Bunların ham bilgi olduğuna dair bilgim de var. Ham bilgidir dolayısıyla Emniyet’te kabul etmeyebilir.”
FETÖ’NÜN BAŞ SAVUNUCUSU UFUK URAS
Siyasetçi Ufuk Uras da Dink davasının Ergenekon davasıyla ilgisi olduğunu söyleyerek “Hrant Dink’i Ergenekon çetesi öldürmüştür. Cinayetin arkasındaki örgütlü gücün ortaya çıkması gerekiyor” dedi.
FETÖ YAYIN ORGANLARI CİNAYETİ KARARTTI
Basın yoluyla bu cinayeti karartma girişiminde başrol oynayan diğer bir kesim de FETÖ’nün yayın organlarıydı.
Başta Taraf gazetesi ile FETÖ’nün sahibi olduğu gazete ve TV’lerdi.
FETÖ’nün operasyon aparatı Taraf gazetesi de olayı Ergenekon’a yıkıp FETÖ’nün savcısı firari Muammer Akkaş’a övgüler diziyordu. Taraf gazetesi o günlerde yaptığı haberde Dink cinayetinde Rahip Santoro ve Zirve yayınevi katliamıyla bağdaştırarak Ergenekon’u şöyle işaret etti:
“Devlet içinde özel harp denen bir yapının fotoğrafını görüyoruz. Orada, bütün bu ilişkilerin sivil ve asker ayrımı yapılmadan yürütüldüğü anlatılıyor. Hrant Dink cinayeti de bu davaya çok benzeyen bir organizasyonun ürünü. Hrant Dink cinayetinin arka planıyla Zirve Yayınevi katliamı arkasındaki yapılar kesinlikle ayrı düşünülemez. Dolayısıyla, Hrant Dink, Rahip Santoro cinayeti ve Zirve katliamını kesinlikle birbirinden ayıramazsınız.”
Ahmet Altan ile Yasemin Çongar’ın yönetimindeki Taraf gazetesi yazarları cinayetin Ergenekon davasıyla birleştirilmesi için yayınlar yaptı.