Cumartesi Anneleri 1035. haftada: Gözaltında kaybedilen Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz nerede?

“`html

T24 Haber Merkezi

Cumartesi Anneleri, 1035. haftalarına özel düzenledikleri basın toplantısında, Jandarma Alay Komutanı General Levent Ersöz tarafından tehdit edildikten sonra kaybolan Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz‘i gündeme taşıdı ve bu kişilerin akıbetini sorguladılar.

Bu eylemlerinin 1035. haftasında bir araya gelen Cumartesi Anneleri, kayıplarının durumu hakkında bilgi almak ve bu olayın sorumlularının adalet önüne çıkarılmasını talep etmek amacıyla bir araya geldi.

Bu hafta, özellikle General Levent Ersöz’ün tehditlerinin ardından kaybolduğu belirtilen Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz hakkında önemli duyurular yapıldı.

“Çocukluğumuz elimizden alındı”

Ebubekir Deniz’in kızı Ceylan Deniz, Silopi’den yazdığı duygusal mektubu, Cumartesi Anneleri’nden Setenay Yarıcı aracılığıyla okudu. Ceylan Deniz, mektubunda şu sözlere yer vererek duygularını ifade etti:

Sevgili Cumartesi Anneleri, benim gibi özlem ve acıyla dolu olan diğer ailelere Silopi’den sevgi ve saygılarımı gönderiyorum. Sürdürdüğünüz bu önemli mücadelede yanınızda olmayı çok isterdim; ancak katı koşullar nedeniyle yanınıza gelemedim. Bugün bile Galatasaray’daki hareketinizle kalbim atıyor.

Ben, 24 yıldır babasını bekleyen ve bir gün o kapının açılacağını uman Ceylan Deniz’im. Son görüşmemde, çocukluğumuz bir anda elimizden alındı; o gün mahvedilen umutlarımız oldu. Çocukluğumuz elimizden alındı ve yalnız kaldık.

Zamanın her şeyin ilacı olduğunu söyleseler de bizim için zaman bir düşmana dönüştü. Çünkü zaman, anılarımızı unutturmaya çalışıyor. Ama ben her gün, birlikte geçirdiğimiz o değerli anıları yaşamaya çalışıyorum. Ailemizle güzel anılar biriktirmeyi umuyorduk. Sen gittin babacığım ve biz birçok şeyden mahrum kaldık. Her çocuğun annesi ve babasıyla yaşama hakkı var ama bu hak bize maalesef tanınmadı. Bazen, seni hatırlayıp hatırlamayacağımı düşünsem de, senin unutamadığım kokun hep aklımda.

24 yıllık bir özlem içinde yız. Ama bu süre zarfında ne adalet sağlandı ne de yasal bir düzenleme yapıldı. Fail ortada olmasına rağmen hiç kimse ceza almadı. Kayıp bilgilerimiz için çalmadığımız kapı kalmadı ama en küçük bir bilgi bile elde edemedik. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Türkiye’yi mahkum etmesine rağmen, somut bir adım atılmadı. Zaman geçse de faillerin hesap vermesi ve kayıplarımızın akıbeti açıklanmadığı sürece davamızdan asla vazgeçmeyeceğiz.

Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen kayıp ailelerinin bu haftaki açıklamasını Sebla Arcan yaptı.

“Artık yeter! Barış içinde ve onurlu bir yaşam herkesin hakkı”

Açıklamada, “Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz’in bulunması için mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz. Türkiye’nin demokratik gelişimi ve yurttaş katılımının engellenmesi, toplumu haklardan uzaklaştırıyor. Demokratik alanların kısıtlanması ve hak temelli sosyal muhalefetin düşmanlaştırılması, çözüm süreçlerini zorlaştırıyor.

Bu siyasi tutum, ekonomik alanda da ciddi tahribatlara yol açtı. Artık yeter! Barışçıl ve onurlu bir yaşam, herkesin en temel hakkıdır. Özgür, eşit ve adil bir yaşamda haklarımız olduğuna inanıyoruz. Sorunların, diyalog yoluyla çözülmesi gerekmektedir. Hak temelli ve insan odaklı politikaların uygulandığı bir ülke, hepimizin en doğal hakkıdır. Bu haklarımızın teminatı olacak demokratik dönüşüm, bizim en doğal talebimizdir.” denildi.

“Demokratik siyasetten vazgeçmiyorlar…”

Açıklamada, “1035. haftamızda, hakları nedeniyle gözaltında kaybolan Kürt siyasetçiler Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz için adalet talep ediyoruz.” ifadesi yer aldı: “25 yaşındaki Serdar Tanış, 2000 yılında Silopi’de HADEP ilçe örgütünün kurulmasına katkı sağladı. Ancak, ‘Benim bölgemde HADEP’in açılmasına izin vermem’ diyen General Levent Ersöz’ün ve Silopi İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Süleyman Can’ın ağır tehditleriyle karşılaştı. Tüm baskılara rağmen, 3 Ocak 2001 tarihinde HADEP ilçe şubesi açıldı ve Serdar Tanış başkan oldu. Ancak baskılar bir türlü sona ermedi.

“Serdar, Şırnak’a dönerse kötü şeyler başına gelecek”

Açıklamaya ilişkin şu bilgiler de paylaşıldı:

25 Ocak 2001 tarihinde, Silopi Jandarma Komutanlığı, Serdar Tanış’ı telefonla arayarak komutanlığa gelmesini istedi. Tanış, ilçe yöneticisi Ebubekir Deniz ile birlikte oraya gitti ve bir daha kendisinden haber alınamadı. Jandarma, beş gün boyunca Tanış ve Deniz’i gördüklerini yalanladı. Kamuoyu baskısının artması üzerine, Şırnak Valisi Hüseyin Başkaya, onların 25 Ocak’ta komutanlığa geldiklerini ancak yarım saat sonra ayrıldıklarını açıkladı.

Baba Şuayip Tanış, devlet yetkilileriyle yaptığı görüşmelerde, ‘Oğlum ilçe teşkilatını açmaya çalıştığında, Levent Ersöz sürekli bizi tehdit ediyordu. Beni, Şırnak İl Jandarma Komutanlığı’na götürdüler ve ‘Oğlun bu işten vazgeçsin, yoksa başına kötü şeyler gelir’ dedikleri. Oğlum Diyarbakır’a gittiğinde, Levent Ersöz beni arayarak, ‘Oğlun Şırnak topraklarına ayak basarsa yaşatmam’ dedi. Oğlum Diyarbakır’dan döndüğünde, Silopi İlçe Jandarma Karakolu’na çağrıldı, oraya gitti ve bir daha kendisinden haber alınamadı” bilgisine yer verildi.

“Dosya takipsizlikle sonuçlandı”

Açıklamada, “İnsan hakları kuruluşları, akademisyenler ve BM Yargısız ve Keyfi İnfazlar Komisyonu, Tanış ve Deniz’in durumunu araştırmak üzere harekete geçti fakat tüm çabalar sonuçsuz kaldı.” denildi ve ek bilgilere şu şekilde yer verildi:

2015 yılında, etkili bir soruşturma yapılmadan dosya takipsizlik kararıyla kapatıldı. Bu karara yapılan itiraz, Cizre Sulh Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi. Aileler, 17 Ağustos 2015 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. AYM, 18 Temmuz 2019 tarihinde, suçun niteliği gereği zamanaşımına uğramayacağını dikkate almadan başvuruyu reddetti. 2005 yılında AİHM, ‘Yerel mahkemeler tarafından yeterli adli inceleme veya bağımsız bir soruşturma yapılmadığını belirtti ve Tanış ve Deniz’in kaybolmasında devletin sorumlu olduğunu vurguladı’ ve Türkiye’yi mahkum etti. Ancak Türkiye, AİHM kararını uygulamaktan kaçındı ve yalnızca tazminat ödendi.

“Vazgeçmeyeceğiz”

Açıklama, “vazgeçmeyeceğiz” ifadesiyle sona erdi ve şu ifadelerle tamamlandı:

Yaşam hakkı ve adil yargılanma hakkı ihlalleri ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmiyor. 1035. haftamızda, adli ve siyasi yetkilileri göreve davet ediyoruz: AİHM kararını uygulayın. Tanış ve Deniz davasında kayıplarımızın akıbetini açığa çıkaracak ve failleri cezalandıracak etkili bir yargılama süreci başlatın. Ne kadar zaman geçerse geçsin, Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz için ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten ve devletin evrensel hukuk normlarını yerine getirmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.

“`

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir